8 yıldır bu dergiyi yapıyorum. Belki de en karamsar sayımız bu.
İMİB Başkanı Eyüp Batal konuşuyor, “Sektörde yatırım iştahı yok, yarın endişesi var” diyor…
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi konuşuyor, “Böyle giderse ihracatçı entübe olacak” diyor.
EMİB Başkanı İbrahim Alimoğlu konuşuyor, “Böyle devam edemeyiz” diyor…
Maden Platformu açıklama yapıyor, “Yeni yönetmelikle madencilik değil Türkiye’nin geleceği hedef alınıyor” diyor…
Tüm bunların ışığında sektörün analizini yapıyorum, “Her yer karanlık” başlığını atıyorum.
Bakın, bu işin şakası yok…
Bu, boğazına bıçak dayanmış bir sektörün “Kurtarın” haykırışıdır.
Bu, kamunun gözünde yıllarca ‘‘altın yumurtlayan tavuk’’ olarak görülen mermercilerin, nefes alma çırpınışıdır.
Ötekileştirilen, düşmanlaştırılan, kamu binalarına taşınan ithal taşlarla sırtından vurulan, ancak hammadde üretiminden cari açığı dengelemeye, Orman Bakanlığı’nın ana bütçe gelirini oluşturmaktan her türlü felakette, yangında, depremde ülkesine, halkına el uzatan insanların sesini duyurma çabasıdır.
Türkiye’de madencilik nasıl yapılmalı, üretim süreçleri nasıl işlemeli, rehabilitasyon çalışmaları nasıl yapılmalı konularını yarın yine konuşuruz.
Pazarlama konusunda neler değişmeli, ihracat teşvikleri nasıl değerlendirilmeli tartışırız.
Herkes eteğindeki taşları döker, orta yolu buluruz.
Ancak.
Bugün, bu sektörü yaşatmak için…
Bu sektörü ayakta tutmak için…
Çözüm bulma zamanıdır.
Yoksa…