Önce…
İMİB’in (İstanbul Maden İhracatçıları Birliği) 6. kez düzenlediği Doğaltaş Tasarım Yarışması’nda ödül alan eserlerin baskı ölçüsündeki fotoğraflarını istedik. Yalnızca verilen emeğin karşılığını sayfalarımıza daha iyi yansıtmak için! İMİB’deki arkadaşlar, “Yönetim genel sekreterliğe geçti, bir talep yazısı yazar mısınız” dedi, onu da yazdık. Gel gör ki, bir cevabı ‘armağan’ eden kimse olmadı!
Sonra…
İMİB’in olağanüstü genel kurula gittiğini haber yaparken, 2014’teki kongrenin yönetim listesini rica ettik. Yine ‘talep yazısı’ istediler, yine yazdık. Ama lütfedip yanıt veren olmadı.
Ve son adım…
İMİB’in bu sektör için değerini bilen, gazetecilik etiği gereği kongreyi yerinde takip etmek isteyen bir dergi olarak İzmir’den kalkıp İstanbul’a gittik. Ancak ‘beyimizin’ kararıyla genel kurul salonuna alınmadık!
Gidip bu kararın nedenini sorduğumuzda da İMMİB Genel Sekreteri Selahattin Armağan Vurdu Bey’den “Size özel bir tavır değil. Hazirun listesi dışında kimseyi salona almadık” yanıtını aldık.
Lütfettiler, bu kez cevap verdiler!
Sonuçta şunu anladık…
ODTÜ gibi saygın bir üniversiteden mezun da olsan, İngiltere’de yüksek lisansını tamamlasan, Roma’da, Londra’da görev yapsan da olmayınca olmuyor! İnsanın içindeki yasakçı zihniyet, kolay yıkılmıyor.
Ancak 20 yıllık gazeteci olarak şunu anlayamadık.
Türkiye’nin en büyük ihracatçı birliklerinden birinin olağanüstü genel kurulunun ‘basına kapalı’ yapılması ne demektir?
Kamuoyundan, üyelerden saklanmaya çalışılan nedir?
Hem Ali Kahyaoğlu ekibinin, hem Aydın Dinçer ekibinin “Böyle şey olur mu” diyerek içeri alınmamızı talep etmesine karşın “Hayır” deme gücü nereden gelmektedir?
Tüm bunların ardından yeni yönetimin fotoğrafını çekmek için girebildiğimiz (!) genel kurul salonunda, yeni başkan Aydın Dinçer’den “Bir daha genel kurulda basının kongreyi takip etmesi için özel bir alan ayrılacak” sözünü duyduk ya…
‘Aydın’lanma bu olsa gerek!