Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, 23 Ocak 2021 günü Habertürk internet sitesinde “Güzelim bir adanın yok oluşu” başlıklı bir yazı kaleme alan gazeteci Fatih Altaylı’ya yanıt verdi. Yazı şöyle:
Sayın Fatih ALTAYLI
Habertürk Köşe Yazarı
23 Ocak 2021 tarihinde kaleme aldığınız “Güzelim bir adanın yok oluşu” başlıklı yazınız Türk madencilik sektörünün bugüne kadar “Sürdürülebilir Madencilik”, “İş Güvenliği ve İş Sağlığı” konuları başta olmak üzere yürüttüğümüz çalışmaları kamuoyuna eksik aktardığımızı anlamamı sağladı.
Temelleri 1978 yılında atılan; ana faaliyet konusu madencilik olan Türkiye’nin en büyük gruplarından Ciner Grubu’nda uzun yıllardır yöneticilik ve köşe yazarlığı yapan kişi olarak size yaptıklarımızı tam olarak yıllardır aktaramamışız. Size madencilik sektörünün önemini ve gerekliliğini anlatamamışken, sizden bizim adımıza kamuoyunu bilgilendirmenizi beyhude bir şekilde uzun yıllardır beklemişiz.
Biz göreve geldiğimiz 2014 yılından beri “Hayatımız Maden” ve “Sürdürülebilir Madencilik” mottosuyla üretim ve ihracatımızı arttırmak için hareket ederken iş kazalarının önlenmesine de ayrı bir önem veriyoruz.
Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yürütücülüğünü yaptığı “Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi” operasyonu kapsamında yayınlanan İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Hibe Programı kapsamında hibe almaya hak kazanan projelerden birine imza attık.
Söz konusu hibe programına bizim gibi Afyonkarahisar Sanayi ve Ticaret Odası, Denizli Sanayi Odası ve Türkiye Mermer ve Doğaltaş Makinaları Birliği de başvurup hibe almaya hak kazandı. Bu da sektör olarak konuya ne kadar önem verdiğimizi gösteren bir başka güzel gelişme.
Tüm bu projelerde sektör olarak temel amacımız iş kazaları ve yaralanmaları azaltmak için Türkiye’de doğal taş madenciliği sektöründe iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konularında farkındalığı arttırmak. 18 ay sürecek projeler kapsamında yapılan çalışmalarla ilgili olarak sizleri de düzenli olarak bilgilendirmek isteriz.
Doğal taş madenciliği bu topraklarda en az 12 bin 500 yıllık geçmişe sahip. Bunu da Göbeklitepe’deki bulgulardan biliyoruz. “Güzelim bir adanın yok oluşu” başlıklı yazınıza konu olan Marmara Adası’nda ise, mermerciliğin 4 bin yıllık tarihi var. Marmara Adası ve denizi de ismini mermerden almıştır.
Marmara Adası, Türk Doğal Taş Sektörü açısından çok nadide bir yerde. Türkiye’deki doğal taşların yüzde 20-30 aralığında bir bölümü Marmara Adası’ndan çıkarken, bu adadan çıkan doğal taşlar dünyadaki antik kentleri ve dünyaca ünlü yapıları süslüyor. Mimarlarımız Marmara Adası taşlarına projelerinde yer veriyor. Biraz araştırsanız belki sizin evinizde, Ciner Grubunun yapılarında Marmara Adası mermerlerinin kullanıldığına şahit olabilirsiniz.
Özetleyecek olursak, madenler doğası gereği bulunduğu yerde toprağın altından çıkarılarak ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Madenlerin çıkarılmasını bir sezaryenle yapılan doğuma benzetebiliriz.
Doğumda zorunlu hallerde sezaryen yapılır. Annede ameliyat masasında kaderine bırakılmaz tıbbi müdahalesi yapılır. Madenleri çıkardığımızda da maden sahasını kaderine bırakmıyoruz, rehabilite ediyoruz. Türkiye bu konuda çok yol kat etmiş durumda, çok sayıda başarılı örneklerimiz mevcut.
Türkiye’de madencilik yapılan orman alanları tüm orman alanlarının binde 2,9’unu kapsarken, o sahada madencilik faaliyeti sona erince rehabilite edilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’na çok büyük orman bedelleri ödüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm ormanlarımızın rehabilitasyonu için ayırdığı bütçenin yüzde 58’ini maden sektörünün ödediği orman bedelleri oluşturuyor.
Madencilik sektörü olarak ülkemize ihracat yoluyla 4,3 milyar dolar döviz kazandırıyoruz. Madencilik sektörünün hammadde olarak kullanılması sayesinde Türk ekonomisine 40 milyar doların üzerinde katma değer sağlıyoruz. İstihdam ettiğimiz kitlenin büyük bölümü Türkiye’de istihdamın en zor olduğu herhangi bir vasfı olmayan vatandaşlarımız.
Türk Doğal Taş Sektörü, her zaman söylediğim gibi, “Dünya’da Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ederken, Türkiye’de amatör kümedeymiş gibi muamele görüyor” Doğal taş sektöründe dünyanın üç büyük fuarından biri olan İzmir Marble Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nı 27 yıldır Türkiye’de başarıyla düzenliyoruz. Türkiye, dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 35’ine sahip. 20 milyar dolar mertebesindeki dünya doğaltaş ihracatından ise; 2 milyar dolar civarında pay alıyoruz. Bu ihracat rakamını 7-8 milyar dolara çıkarmamız mümkün. Türkiye’ye yıllık 5-6 milyar dolar daha fazla döviz kazandırabilecek potansiyele sahibiz. Bunun için kösteğe değil desteğe ihtiyacımız var. Türk doğal taş sektörü olarak bu desteği hak ettiğimize inanıyoruz.
Kamuoyunu doğru bilgilendirme çabamıza destek olacağınıza inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Saygılarımla,
Mevlüt KAYA
Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı