O bir psikolog… Ama asıl mesleğini bırakıp “Huzuru taşlarda buldum diyen bir psikolog! Mısra Marble’ın sahibi Ahu Çelik…
RÖPORTAJ: Hasan ERCAZİP
Hayatta sinyalleri görmek önemli. Son dönemde güçlü sinyallerin geldiği bir firmaydı Mısra Marble… Gerek ürün kalitesiyle, gerek sunum becerisiyle ‘Ben büyük işler yapacağım’ der gibiydi… Biz de gittik, gördük ve bu sinyallerin arkasındaki isimle tanıştık. Hem de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Mısra Marble’ın direksiyonunu elinde tutan Ahu Çelik ile sohbete başladık. Hani derler ya, on parmağında on marifet… Öyle bir kadın Ahu Çelik… Özgüvenli, hırslı, iddialı ve planlı…
Günlerden 8 Mart olunca, kadın kavramıyla başlıyoruz söze. Ahu Hanım, kadın ağırlığının artmasının sektöre çok güzel bir vizyon katacağını belirtiyor ve devam ediyor: “Kadının dokunduğu her yer farklılaşıyor. Bir olaya tek açıdan değil her yönden bakabiliyor kadın. Aslında Türkiye’de kadın önünde sürekli bir güce ihtiyaç duyarmış gibi yetiştirildiğinden, özgüveni eksik kaldığından her yerde öne çıkmıyor. Isparta’nın önde gelen ailelerinden birinin kızıyım ben. Ama babam okulum bittiği andan itibaren hep çalışmaya itti beni. Psikolog olarak çalıştım, optisyen olarak çalıştım, sigorta şirketinde çalıştım. Mücadele kültürü insanın ruhunda yer etmeli.”
Peki bir psikoloğun doğaltaş sektörüne girişi nasıl olmuş? Geçiyoruz asıl konuya. Ahu Çelik anlatmaya başlıyor: “Babam ARGE işleri yapıyordu. Küçükken onunla birlikte ocaklara gidiyorduk. 3,5 yıl önce bir ocağı devralma durumu ortaya çıktı. Erkeklerin bile zorlandığı bir yükün altına elimi sokacaktım. Zor bir karardı. “Yapabilirim” dedim. Okul bittikten sonra 1 yıl psikolog olarak çalışmayı denedim. Evet işlerim iyiydi, tercih edilen bir psikologdum. Ama mermerde kendimi daha mutlu hissettiğimi anladım. Psikoloji ile bağlantım kopmadı. Şimdi bir üst kata çıkmak, endüstri psikoloğu olarak ilerlemek istiyorum.”
Geçiyoruz Mısra Marble’ın öyküsünü… Sektörden bu denli yabancı birinin yönetiminde şirketin 3.5 yılda aldığı mesafeyi nasıl görüyor Ahu Çelik… Şöyle özetliyor: “Aslında her şey işi benimsemekle ilgili. Ben ocağı çok benimsedim, sevdim. Oradaki his hiçbir yerde yok. Gerçekten taşların bir ruhu, enerjisi var. Bir doğum simülasyonu var ocakta. Bir bebeği nasıl kucağına alıyorsun, büyütüyorsun. Mısra Marble benim bebeğim gibi. İsmini, markamı çok seviyorum. Bugün baktığımda tercih edilen bir firma haline geliyorsak, doğru yoldan yürüyoruz demektir. Çin, İtalya, Hindistan, Mısır, Dubai, ABD gibi ülkelerle yoğun çalışıyoruz. Tabii ki taşımızın kalitesi bizim için en büyük avantaj. Taşımızın adı Ragno Rosa. İtalyanca’da Pembe Örümcek, Gül Örümceği anlamına geliyor. Bu açıdan memleketim Isparta’yı da andırıyor. Cila alım oranı 102 ila 105 arası. Otel lobilerinden dış cepheye, havuz kenarından merdivenlere kadar her alanda kullanılabiliyor. Bootmatch yapımı için de ideal bir taş.”
Son olarak hedeflere geliyoruz. 5 yıl sonra nerede hayal ediyor Mısra Marble’ı Ahu Çelik? ‘İnşallah’ diye başlıyor ve sözlerini şöyle noktalıyor: “Isparta ocağımız ile çıktık yola. Şimdi Afyon’da yeni bir ocak açıyoruz. Burada Violet üretimi yapacağız. Ardından da bir fabrika yatırımı planlıyoruz. 5 yıl sonra 5 ocak sahibi bir firma olmayı hedefliyoruz. Kaliteli ve kontrollü üretimle müşteri memnuniyetini sağlamak en önemlisi. Satış ve üretimde eşimin desteği çok değerli. Ekibimizin de bizim kadar şirketi düşünen ve benimseyen insanlardan oluşması işimizi çok kolaylaştırıyor. Mermerle ilgili de sürekli okuyorum, kendimi geliştiriyorum. Amacımız orta vadede sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde ismi kalite ile eşdeğer, saygın bir firma haline gelmek.”