Üniversitenin güzellik uzmanlığı bölümünü bitirdi ama mermer tozuna bulaşınca yaşamının rotası değişti…
Yaşam dediğimiz şey bir yolculuk… Bir yola çıkıyorsun, nereye gideceğini, hangi rotalardan geçeceğini, nereye varacağını yolda deneyimliyorsun. Hani o unutulmaz şarkı gibi… Siyah-beyaz film gibi biraz… Aslında en heyecan verici olan da bu belki. Sürprizler… Tıpkı İncilay Soydan’ın öyküsündeki gibi… O’nu sektörden gülen yüzü ve her zaman pozitif tavrı ile tanıyorduk. Sonra oturduk, yaşam öyküsüne kulak verdik… İki diplomalı bir insanın, ikisini de elinin tersiyle itip mermerin büyüsüne kendisini kaptırmasına hayret ettik. Gelin anlatalım…
İKİ DİPLOMAYA VEDA
Gazi Üniversitesi Cilt Bakımı ve Güzellik Uzmanlığı diplomasını eline aldığında herkesin ondan beklentisi, bu alanda bir kariyer yapmasıydı… Gençti, güzeldi, meslek de popülerdi! Ancak hani bazen bir elbise güzel de olsa ruhunuza oturmaz ya, oturmadı… Farklı bir rotaya, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’ne yöneldi… İkinci diplomasını aldığında devlet memurluğundan noterliğe kadar farklı seçenekler belirdi önünde… Ama yine “hayır” dedi… Bir dil okulunda çalışmaya başladı. Pazarlama departmanında başlayıp kurum müdürü olmuştu ama hala “Budur” dediği noktada değildi. Bir arkadaşının “Ermaş Mermer reklam yüzü arıyor” sözleri hayatını değiştirdi. Yolculuğun en keskin ve en keyifli virajı tam da burasıydı.
MERMER TOZUNA BULAŞINCA…
Önce reklam kampanyasında görev alan, ardından Ermaş’ta çalışmaya başlayan İncilay Soydan’a o günleri soruyoruz, derin bir nefes alıp söze giriyor: “Aslına bakarsanız ilk başta yapamayacağımı düşündüm. Patronum ‘Hadi bakalım çizmeleri giy, ocağa gidiyoruz’ dediğinde pek de hoşuma gitmemişti. Üstüm başım kirlendi. O gün patronumun ‘Artık mermer tozuna bulaştın. Bu işi bırakamayacaksın’ sözleri hala kulaklarımda. Yapar mıyım, yapamaz mıyım diye düşünürken işi öğrenmeye başladım. Bir süre ara verdikten sonra bu kez Stone By İda’da işe başladım. Bir gün bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken, tırın üzerinde plakaları sayıyordum. Saat akşam 7’yi geçmişti. O an bir yaptığım işi, bir de maaşımı düşündüm. Kendi kendime, ‘Ben bu işi neden kendim için yapmıyorum’ dedim… Kendi kendimi gaza getirmiş oldum, iyi ki de yaptım.”
“STAND BOYARKEN PROJE ALDIM”
Sonrası mı? Sadece bir gün sonra kendi şirketini yani White İnci Marble’ı kuruyor İncilay Soydan… Yaşamda sadece cesurların yelkenlerini dolduran rüzgar, tam burada arkasından esmeye başlıyor. Şirketi kurduktan bir gün sonra 30 konteyner sipariş alması, evrenin “Şimdi doğru yerdesin” mesajı oluyor sanki… Sonrasını gururla anlatıyor: “İlk yılımda İzmir fuarında stant açmıştım. Standı yapan kişi hakkında yakalama kararı varmış! Bir anda yakalandı ve ben standı nasıl bitireceğini düşünmeye başladım. Gece elimde boya kendi standımı hazırlarken Dubai’nin en büyük firmalarından Sobha’nın temsilcileriyle tanıştım. Yaşam, bu emeği ödüllendirdi sanki. Onların çok önemli bir projesi aldım ve benim için çok büyük bir adım oldu.”
HEM BLOK HEM PLAKA SATIŞI
Finalde White İnci Marble’ı ve doğal taşa olan tutkusunu soruyoruz İncilay Soydan’a… Yüzünde güller açarcasına anlatıyor: “White İnci Marble olarak blok ve plaka tedariğinde önemli mesafe aldık. Son dönemde Hindistan ve İtalya’ya blok, Dubai, Katar, Kuveyt gibi ülkelere de plaka satışı yapıyoruz. Yaptığımız projeler de bizim çok değerli. Doğal taşta en büyük tutkum butik taşlara. Özel olanı, az bulunanı değerli görüyorum. Farklı olmayı sevmek, farklı taşları sevmeyi de beraberinde getiriyor belki de… Bu yolculuğu ve beni ben yapan bu rotayı gerçekten çok seviyorum.”