Türkiye yangın yeri…
Parası gün be gün eriyor, enflasyonu tavan yapmış, insanlar endişe içinde olanları anlamaya çalışıyor.
Deneme yanılmayı geçtik, yanıla yanıla, inat ede ede yürütülen bir ekonomi politikası var.
Politika faizi düşürülüyor, reelde, kredi alımlarında karşılığı yok.
Dolar, Euro almış başını gidiyor, durdurabilen yok.
Bakan, bakan yardımcısı, Merkez Bankası Başkanı… Biri gidiyor, biri geliyor!
Geziyoruz, sektördeki dostlarla konuşuyoruz. Muğla’da ‘kayıt dışı iş yapan’ bazı ‘dış güçler’in yarattığı haksız rekabeti dinliyoruz… Denizli’de yeni adım atmanın tedirginliğini… Afyon’da, Bursa’da, Konya’da… Fabrikalar çalışıyor, üretiyor, ama herkes bir bilinmezliğin içinde yürüyor.
Dedik ya, yangın yeri.
Ne bir hasar tesbiti yapmak mümkün, ne bir yatırım planlaması!
Biz dergi basmak için matbaadan teklif alamazken, bu sektördeki insanlar milyon dolarlık yatırım yapmaya çalışıyor.
Dillerde bir model…
Adı konulmuyor, detayları anlatılmıyor ama anlamadığımız o ki, temeli ihracata dayanıyor.
Peki bu ‘model’in temeli olması beklenen ihracatçı için ne yapılıyor?
Ruhsat süreçleri öngörülebilir, net bir süreye geldi mi? Hayır…
Ruhsat bedelleri, dünya standartlarına getirildi mi? Hayır…
Türkiye’de madenciliği yapılamaz hale getirecek yasa taslağı makul bir hal aldı mı? Hayır…
Atılan her yeni adımda, tekrar tekrar başlatılan güvenlik soruşturmaları, kabul edilebilir bir şekle sokuldu mu? Hayır…
Konteyner sorunu çözüldü mü? Hayır?
“Döviz yükseldi, iyisiniz” diyen çok da “Peki maliyetleriniz de aynı şekilde artıyor mu” diyen var mı? Hayır…
Hal böyleyken, ihracatçıdan yeni harikalar yaratmasını bekliyoruz ya…
Sonumuz ‘hayır’ olsun…